Boşanma davalarının en çetrefilli konusu, çocukların velâyeti konusudur. Çocuğun velâyetini kimin alacağı birçok kritere göre değişkenlik gösterir. Annenin ya da babanın velâyete hak kazanması farklı bakış açılarına göre değerlendirilir. “Velâyet hangi durumlarda anneye ya da babaya verilir?” sorusunun yanıtını yasal dayanaklarıyla beraber öğrenmek gerekir.
Velâyet Davası Nedir?
Velayet davası, boşanma durumunda aile mahkemesinde uygulanan bir hukuki süreçtir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337, 340, 342 ve 346 maddelerine göre çocuğun sağlıklı bir şekilde yetişmesi için çocuk üzerinde hak iddia eden iki yetişkinin birbirine açabildiği bir davadır. Dava, bazı durumlarda anne ve babanın sosyo-ekonomik durumuna göre seyrederken çocuğun kendini ifade edebildiği ve kendi adına tercih yapabildiği durumlarda bu da değerlendirmeye alınmaktadır.
Velayetin Anneye ya da Babaya Verilmesi Durumu
Boşanma davalarında çocukların kimin himayesinde kalacağını belirleyen velayet kararı mahkemeye sunulan argümanlar ışığında hâkim tarafından verilmektedir. Velayet konusunda kararı etkileyen en önemli etken, vasi olacak kişinin çocuğa uygun bir hayat vermesidir. Ayrıca bu kişinin psikolojik ve fiziksel yapı bakımından da çocuk yetiştirebilecek kadar sağlıklı olması gerekir.
Velayetin Anneye Verilmesi Durumu
Çocuğun temel eğitimleri alması için gerekli olan süre zarfında velayetin anneye verilmesi öngörülür. Bu durumda 0-7 yaş grubundaki çocuğun süt emzirme ve motor becerilerin gelişmesi gibi süreçlerde annede kalmasına karar verilir.
Velayetin Babaya Verilmesi Durumu
Çocuğun 7 yaşına kadarki dönemde anneye verilmesi durumuyla ilgili farklı şartlar oluştuğu takdirde velayet babaya verilir. Aile mahkemesinde görülen davada babanın çocuğa sunduğu şartların daha iyi olması durumunda da velayet durumu değişebilir.
Çocuğun 8 yaşını geçmesiyle birlikte iki tarafın da şartları eşitse çocuğun hangi tarafta kalmak istediği konusu da esas alınmaktadır. Bu durumda çocuğa nerede kalmak istediği sorulur ve yanıt kararı büyük ölçüde etkiler.
Emsal Karar
HGK-K.2018/1278 sayılı karara göre mahkeme, karar ve gerekçeleri şöyle:
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337, 340, 342 ve 346. maddeleri uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Başka bir anlatımla, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Öte yandan, TMK’nın 335 ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur.”
“Mahkeme belli yaşın üstündeki çocukların velayetini düzenlerken çocuğu dinlemeli ve velayet konusundaki görüşünü sormalıdır. Yargıtay uygulamasına göre çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya üstüdür. 8 yaş veya bu yaşın üzerinde olan çocukların görüşü alınmadan velayetin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir.”
Yukarıdaki karara göre hâkim, 8 yaşını geçmiş olan çocuğun görüşünün alınmasına karar vermiştir.